Skip to content

Sombahar Kültür Sanat Ortamı

  • ANASAYFA
  • YAZARLAR
  • ANI
  • DENEME
  • GEZİ
  • KİTAP
  • ÖYKÜ
  • ŞİİR
  • Yazı Gönder
  • Toggle search form

Hantal, Beceriksiz, Acemi ve Mahcup Martin Eden

Posted on Temmuz 9, 2022Ağustos 9, 2022 By Şahbender Korkmaz Yorum yok Hantal, Beceriksiz, Acemi ve Mahcup Martin Eden

Peşinen söylemek isterim ki bu yazıdaki amacım çevirmenleri yermek, eleştirmek, eksikliklerini bulmak değil. Keşke bunu yapabilseydim ama sevgilim Türkçeden başka dil bilmiyorum. Bu konudaki yetersizliğimde, ekonomik ve sosyal durumum yanında eğitim sistemimiz de suçlu. Çevirmen demişken; onlar olmasaydı Gorky’i, Poe’yi, Maupassant ve Çehov’u hiç okuyamamış olmanın kabusunu yaşayacaktım. Onlara ciddi anlamda saygı duyuyor, emekleri için kendi adıma en azından bir kuru teşekkürü borç biliyorum.

Gelelim çeviri kitaplarda yaşadığım açmazlara. Sanırım birçok okur bu konuda karmaşa yaşıyor. E-kitap okuyucular ve kütüphanelerin zenginleşmesiyle birlikte okurun tercihleri de zorlaşıyor. Ayrıca benim gibi gün ışığında kâğıttan, geceleri ekrandan okumayı tercih edenler için kitaplardaki önemli çeviri farklılıkları; içerik atlamalarına, kopukluklara ve soru işaretlerine sebep oluyor. Farklı basım ve çeviri tarihlerinden kaynaklanan eski -yeni Türkçeden bahsetmiyorum. Problem ‘cevap’ veya ‘yanıt’ ayrımı değil. Öyle örneklerle karşılaşıyorum ki romanın daha ilk sayfasından itibaren anlamları birbiriyle örtüşmeyen paragraflar dikkat çekiyor.

Elimde Jack Landon ’un Martin Eden adlı romanının Varlık Yayınları, Oda Yayınları, Can Yayınları, İş Bankası Yayınları ve İletişim Yayınları tarafından yapılan basımları var. Dedim ya, ilk maksadım geceleyin tabletten, gündüzleri de kitaptan okumak. Varlık Yayınları imzasını taşıyan kitap elimde. Çok eski basım, sayfaları yıllandıkça daha da sararmış, puntolar küçük. PDF formatı tarafında ise tercih fazla. “Martin Eden’in Türkçe çevirisini  yapmayan yayınevi kalmamış” desem abartmış olmam. Biri kağıttan olmak üzere beş kitap yeter dedim… Sözü fazla uzatmadan, romanın ilk bölümünün birinci paragrafının bu beş yayınevi tarafından yapılan çevirilerini okuyalım:

(1) Anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Hantal bir hareketle kasketini çıkaran genç, peşindeydi. Gencin üzerinde denizin kokusunu taşıyan kaba giysiler vardı; belli ki kendini içinde bulduğu bu ferah giriş, alışık olduğu türden bir mekân değildi. Kasketini ne yapacağını bilemediğinden cebine tıkıştırmaya çalışıyordu ki diğeri elinden aldı. Usulca ve doğal biçimde alıvermişti; hantal genç bunu takdir etti. “Anlıyor,” diye düşündü. “Aklımdan geçeni olduğu gibi görüyor.”

(2)Kapıyı anahtarla açan gencin peşi sıra içeri giren delikanlı, beceriksiz ve mahcup bir hareketle şapkasını çıkardı. Üzerinde denizin kokusunu taşıyan kaba saba giysiler vardı ve kendini içinde bulduğu geniş salona asla yakışmayan bir görüntü çiziyordu. Şapkasını ne yapacağını bilemeyip ceketinin cebine tıkıştırmaya çalıştığı sırada diğeri uzanıp şapkayı elinden aldı. Sessizce ve doğallıkla yapılmış bu hareketi mahcup delikanlı anlayışla karşıladı. “Farkında,” diye düşündü. “Ne mal olduğumu kesin anlayacak.”

(3) Kapıyı anahtarla açanın ardından içeriye acemice bir hareketle kasketini çıkaran bir delikanlı girdi. Sırtında deniz kokusu sinmiş kaba bir elbise vardı; delikanlının, kendini içinde bulunduğu bu salona hiç yakışmadığı da her halinden belliydi. Kasketini ne yapacağını bilemiyordu; ceketinin cebine sokuşturmaya çalıştığı sırada öbürü, kasketi onun elinden aldı. Bu hareket sakin, tabii bir şekilde yapılmış kaba saba delikanlı da bunu beğenmişti. “Halden anlıyor” diye düşündü, “bana epey yardımı dokunacak”

(4) Biri kapıyı anahtarla açarak içeri girdi. Onu, beceriksiz bir tavırla başındaki şapkasını çıkartan genç izledi. Deniz kokan kaba giysiler vardı üstünde. Kendini, içinde bulduğu bu kocaman salona hiç yakıştırmıyordu. Şapkasını ne yapacağını şaşırmıştı. Yanındaki onu götürürken paltosunun cebine tıkıştırıverdi. Berikinin hareketleri öylesine sessiz ve doğaldı ki, beceriksiz genç onu takdir etti: ‘Anlıyor,’ diye düşündü. ‘Bana yardım edecek.’

(5) Kapıyı anahtarla açarak içeri giren ilk kişiyi, beceriksiz hareketlerle kasketini çıkaran genç bir adam izledi. Denizci olduğunu düşündüren giysileri vardı ve girdiği bu geniş salon da hiç de rahat olmadığı belliydi. Kasketini ne yapacağını bilemiyordu. Ceketinin cebine tıkmaya çalışırken, diğer adam alıverdi kasketi. Bu hareketi sakin ve doğal bir tavırla yapmıştı. Beceriksiz genç şükran duydu. “Durumumu anlıyor,” diye düşündü. “Belli ki bana yardımcı olacak.”

(6) The one opened the door with a latch-key and went in, followed by a young fellow who awkwardly removed his cap. He wore rough clothes that smacked of the sea, and he was manifestly out of place in the spacious hall in which he found himself. He did not know what to do with his cap, and was stuffing it into his coat pocket when the other took it from him. The act was done quietly and naturally, and the awkward young fellow appreciated it. “He understands,” was his thought. “He’ll see me through all right.”

Yazma, yazarlık hakkındaki düşüncelerini paylaşan hemen tüm tanınmış yazar; “iyi bir yazar olmak istiyorsanız, iyi bir okur olmalısınız” demektedir. Turgenyev, Gorky, Woolf, Hemingway ve diğerleri benzer şeyleri söylemektedir. İyi okur olmak, sadece ana dilde yazılmış eserlerle mümkün olmaz. Edebiyat tarihinde yeri olan yapıtlar öncelikli olmak üzere, diğer dillerde yazılan kitapları okumak şarttır. İyi okur olmanın amacı yazarlık serüveniyse ki genellikle iyi okurlar bu yolculuğa çıkar, özgün yazabilmenin ilk adımıdır. Yazmanın yol haritasını ortaya çıkaran şey öncekilerin gittiği yerleri bilmekten geçer. Önceki yazarlardan kasıt, edebiyat akımlarının öncülerinden başlayarak modern yazın külliyatını oluşturan yazarlardır.

Ben şahsen, bu eserleri çeviriler yerine orijinal dilde okumak isterdim. Bana göre yazar adaylarının, İngilizce, Fransızca, Rusça gibi dilleri öğrenmesi ve ‘okumaları’ o dillerde yapması büyük avantaj olacaktır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz örnek çeviri sorunlarının, şiir çevirisi cephesindeki durumuna ise en iyisi hiç değinmeyelim.


1 Çeviren Levent Cinemre, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2014
2 Çeviren Erhun Yücesoy, Can Yayınları, 2004
3 Çeviren Mete Ergin, Varlık Yayınları, 1972
4 Çeviren Gülen Aktaş, Oda Yayınları
5 Çeviren Yiğit Yavuz, İletişim yayınları, 2013
6 Orijinal metin

Şahbender Korkmaz

  • About
  • Latest Posts
Şahbender Korkmaz
Şahbender Korkmaz
Sivas Diriği doğumlu. 1994 basımı Aşeka adlı bir şiir kitabı bulunmakta. Şiir, öykü ve makaleleri çeşitli dergilerde yayımlandı.
Şahbender Korkmaz
Latest posts by Şahbender Korkmaz (see all)
  • Hazır Kitap Özetleri Ne İşe Yarar? - Temmuz 16, 2022
  • Hantal, Beceriksiz, Acemi ve Mahcup Martin Eden - Temmuz 9, 2022
  • Masamda Bir Kitap, İki Dergi - Temmuz 2, 2022
DENEME

Yazı dolaşımı

Previous Post: Ne Zaman Ankara’ya Yolum Düşse…
Next Post: Hazır Bayramlık Ağzımı Açmışken

Related Posts

DALGA DENEME
“HER YERDE OLAN, HİÇBİR YERDE DEĞİLDİR” DENEME
“RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ”LER Mİ? DENEME
BUNLARIN HEPSİ HİKÂYE DENEME
ÖLÜMÜ BEKLERKEN… DENEME
Yaralarım Aşktandır DENEME

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Recent Posts

  • Hazır Kitap Özetleri Ne İşe Yarar?
  • Hazır Bayramlık Ağzımı Açmışken
  • Hantal, Beceriksiz, Acemi ve Mahcup Martin Eden
  • Ne Zaman Ankara’ya Yolum Düşse…
  • “Kamyonlar Kavun Taşır Ve Ben…”

Recent Comments

  1. Salim cetin - Masamda Bir Kitap, İki Dergi
  2. Mahir Gürşahbaz - Yazma Serüveni, Mezun Vermeyen Okul
  3. Hicran - Yazma Serüveni, Mezun Vermeyen Okul
  4. Aydoğan Yavaşlı - Utkular ve Tutkular
  5. Abdullah Genç - Utkular ve Tutkular

Archives

  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Ocak 2020
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Mayıs 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Temmuz 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Kasım 2013
  • Ekim 2013
  • Eylül 2013
  • Ağustos 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Aralık 2012
  • Kasım 2012
  • Ekim 2012
  • Eylül 2012
  • Ağustos 2012
  • Temmuz 2012
  • Haziran 2012
  • Mayıs 2012
  • Nisan 2012
  • Mart 2012
  • Şubat 2012
  • Ocak 2012
  • Aralık 2011
  • Kasım 2011
  • Ekim 2011
  • Eylül 2011
  • Ağustos 2011
  • Temmuz 2011
  • Haziran 2011
  • Mayıs 2011
  • Nisan 2011
  • Mart 2011
  • Şubat 2011
  • Ocak 2011
  • Aralık 2010
  • Kasım 2010
  • Ekim 2010
  • Eylül 2010
  • Ağustos 2010
  • Temmuz 2010
  • Haziran 2010
  • Mayıs 2010
  • Nisan 2010
  • Ocak 2010
  • Ekim 2009
  • Eylül 2009
  • Temmuz 2009
  • Mayıs 2009
  • Şubat 2009
  • Ocak 2009
  • Kasım 2008
  • Ekim 2008

Categories

  • ANI
  • DENEME
  • DOSYA
  • Eski
  • GEZİ
  • GÜNLÜK
  • KANAT ÇIRPANLAR
  • KISACA
  • KİTAPLAR
  • Kültür Sanat Haberleri
  • MEKTUP
  • ÖYKÜ
  • ŞİİR
  • SİNEMA
  • SÖYLEŞİ
  • TİYATRO
  • YAŞAM

Copyright © 2022 Sombahar Kültür Sanat Ortamı.

Powered by PressBook Grid Blogs theme